Ağır yük yüklemek
Sual: Bekara suresinin (Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize gücümüzün yetmediği yükü yükleme) mealindeki son âyetinde, önceki ümmetlere böyle yükler yüklendiği bildiriliyor. Bize yüklemese de, öncekilere gücünün yetmediği yükü yüklemek, Allah’ın adaletine uygun mudur?
CEVAP
Bunu iki yönden açıklamak gerekir:
Biri, Allahü teâlâ güç yetmeyen bir şeyi emretmesinin adaletine uygunluğu yönünden, diğeri de, âyet-i kerimede bildirilen mana yönünden.
1- Adalet yönünden:
Allahü teâlâ için adalet, kendi mülkünde olanı kullanmak
demektir. Zulüm ise, başkasının mülküne tecavüzdür. Kâinat ve içinde bulunan her şeyin yaratıcısı Allahü teâlâdır. Ondan başka yaratıcı bulunmadığına ve hiç kimse, hiçbir şeye sahip olmadığına göre, Rabbimizin yaptığı işler, hiç kimsenin malına, mülküne tecavüz değildir. Onun yaptığı işler için, (Adalete uymuyor) denilemez. Yasak ettiği bir şeyi, daha sonra serbest bırakabildiği gibi, önceden serbest ettiği bir şeyi de daha sonra yasaklayabilir. Mülk Onundur, dilediği gibi kullanır. Kimse hesap soramaz.
Allahü teâlâ, kullarına iyi, faydalı olanı vermeye, kimisine sevab, kimisine azap yapmaya mecbur değildir. Âsilerin, günahkârların hepsini Cennete koysa, fazlına, ihsanına yakışır. İtaat, ibadet edenlerin hepsini Cehenneme atsa, adaletine uygun olur. (H. L. O. İman)
(Allahü teâlâ dilerse, kâfiri Cennete, mümini de Cehenneme koyabilir) demek, koyacak demek değildir. Koyarsa kimse karışamaz, adaletine aykırı olmaz demektir; fakat iman edip iyi amel işleyenleri Cennete koyacağına söz verdi. Sözünden dönmeyeceğini de bildirdi.
Allahü teâlâ dilemedikçe, hiç kimse mümin veya kâfir olamaz. Bir ayet-i kerime meali şöyledir:
(Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.) [İbrahim 4]
Allahü teâlâ kimseyi zorla kâfir yapmaz. Bu ayet-i kerime, bütün işlerin Allahü teâlâ tarafından yapıldığının delillerinden biridir. Bir başka ayet-i kerime meali de şöyledir:
(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]
2- Âyetteki mana yönünden:
Kurtubi tefsirinde deniyor ki:
Bu konuda, Katade, (Bizden öncekilere işi zorlaştırdığın gibi bize de, zorlaştırma demektir) dedi. Dahhak da, (Altından kalkamayacağımız, güç yetiremeyeceğimiz amelleri işlemekle bizi yükümlü tutma demektir) dedi. Süddî de, (Burada takat, yani güç getirilmeyen şeyler, İsrail oğullarına yükletilen ağır yüklerdir) dedi. [Mesela pislik değen uzuv yıkamakla temizlenmez, orayı kesmek gerekirdi. (Beydavi)]
Allahü teâlâ, (Ümmi nebi olan resul, sırtlarından ağır yükleri indirir ve zincirleri kırar atar) buyurdu. (Araf 157) Ümmi, okuryazar olmayan demektir. Resulullah, ümmi olduğu halde, kendisinin, ilmin
bütün kemâlâtına malik olması bir mucizedir. (Beydavi)