Kur’an-ı kerimle ilgili çeşitli sorular
Sual: Kur’an Kadir gecesi mi indi, yoksa Berat gecesi mi?
CEVAP
Tefsirlerdeki bilginin özeti şöyledir:
Levh-il mahfuza inişi Berat gecesinde oluyor, dünya semasına indirilmesi ise Kadir gecesinde oluyor. İlk inişi Kadir gecesinde olmuştur. 23 senede indi. Bir âyet meali:
(Apaçık olan Kitaba and olsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırt edilir.) [Duhan 3-4]
Bu âyetin açıklamasında buyuruluyor ki:
Kur’an-ı kerim, Levh-il mahfuza bu gece indirildi.
Dünya semasına indirilmesi ise, Kadir gecesinde oldu. Bir âyet meali şöyledir:
(Biz onu [Kur'anı] Kadir gecesinde indirdik.) [Kadr 1]
Sual: Mucize mahlûk olur. Kur'an mahlûk değilken nasıl mucizedir?
CEVAP
Kur'an-ı kerim, istisna olarak mahlûk olmayan mucizedir.
Sual: Kur'anda Fatiha suresinden sonra âmin diye bir kelime yok. Âmin diyenler Kur'ana kelime ilave etmiş olmuyorlar mı? Bu yanlışlığın sebebi nedir?
CEVAP
Ortada bir yanlışlık var. Bu yanlışlık yalnız Kur'an diyerek hadis-i şerifleri inkâr edenlerdedir. Kur'an-ı kerimden hangi şeyi anlayabiliriz ki? Mesela namazı bozan şeyler Kur'anda yazıyor mu? Namazın farzları ve nasıl kılınacağı var mı? Namazın sünnetleri, mekruhları ve vacibleri Kur'anda yazar mı? Namazın kaç rekat kılınması gerektiği yazılı mı? Bunları ve her şeyi Allahü teâlâ Peygamber efendimize bildirmiştir, O da bize bildiriyor. Peygamber efendimiz, Fatiha'dan sonra âmin demek gerekir buyuruyor. Âmin demek sünnettir. Esas yanlışlık, Kur'an meali okuyup da Kur'anda âmin kelimesi yok demektir. Her Müslümanın fıkıh kitabı okuması lazımdır. En güzel, en faydalı fıkıh kitabı ise Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’dir.
Sual: Nahl suresinin (Allah bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratır) mealindeki 8. âyetindeki "Bilemeyeceğiniz şeyler"den maksat nedir?
CEVAP
"Bilemeyeceğiniz şey" buyuruluyor. Bilebilseydik öyle buyurulmazdı. Ancak tahminler yapılmaktadır. "Bilemeyeceğimiz şeyleri" bazı müfessirler, "Acayip garaib" diye tefsir etmişlerdir. Bugün, ilk hatıra gelen şeyler füze, TV, bilgisayar ve diğer teknik cihazlar olabilir. Daha başka şeyler de bulunacak demektir. (Tibyan)
Sual: Bazı kitap satıcıları Mushafları aşağı yerlere koyuyorlar. Bu saygısızlık değil mi?
CEVAP
Kitap satıcılarının, öyle yapmaları Kur’an-ı kerime hürmetsizlik olur. Kur’an-ı kerim öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyetiyle kitapçıların, Kur’an-ı kerimi bastırıp, Mushaf olarak satmaları caiz ve sevap olur. Aldığı satış parası helal olur; fakat böyle niyetin alameti vardır ki, mal oluş fiyatına yakın, az bir kârla satmalıdır. Geçimi başka kitaplardan sağlanıyorsa, Mushaf’ı kârsız satmalıdır.
Sual: Kur'an-ı kerimi yattığımız odada başucumuza asıyor bu şekilde yatıyoruz. Ayrıca bu odada ve diğer odalarda dini levhalar da var. Bunun mahzuru var mı?
CEVAP
Yatak odasında Mushaf (Kur’an-ı kerim) ve dini levha bulunmasının mahzuru olmaz.
Sual: Kur’an-ı kerimin mealini okumak hatim yerine geçer mi?
CEVAP
Hatim yerine geçmez.
Sual: Mealden dinimi öğrenmeye çalışıyorum, uygun mu?
CEVAP
Uygun değil. Mealden tefsirden din öğrenilmez. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmeli. Bunun için size Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabını tavsiye ederiz. Bu kıymetli eseri www.hakikatkitabevi.com adresinden de okuyabilirsiniz.
Sual: Ayrıca bir Kur’an-ı kerim ihtiyacım var, hangisini önerirsiniz? Mealli olması uygun mu?
CEVAP
Mealli olması uygun değil. En iyi hangisini okuyorsanız onu alın.
Sual: Mushaf satıcıları küçük Kur'an, büyük Kur'an diyorlar. Mushafa Kur'an demek caiz mi?
CEVAP
Kur’an Allah sözü demektir. Mushaf Allah’ın sözlerinin yazıldığı kitap demektir. Büyük Kur'an küçük Kur'an, eski Kur'an yeni Kur'an olmaz. Yani Allah’ın sözlerinin büyüğü küçüğü, eskisi yenisi olmaz. Ama Mushafın yenisi eskisi, küçüğü büyüğü olur. Kur'an mahlûk değildir, fakat Mushaf kağıt olarak mahlûktur. Mahluk yaratılmış demektir.
Sual: Arabada torpido gözünde fermuarlı kılıf içinde Kur’an-ı kerim bulunduruyorum, gözdeki diğer eşyaların üzerinde duruyor, ancak arabada daha yüksekte bir yerde tutma imkanım da yok. Torpido gözü bel hizasında duruyor, böyle bulundurmamız uygun mu?
CEVAP
Uygundur.
Sual: Deri kaplı, fermuarlı küçük Mushafla helaya girmek caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.
Sual: Mushafı yükseğe açık olarak koymak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Hâfız idim. Boş zamanım olursa, hıfzımı takviye edeyim
mi?
CEVAP
Evet.
Sual: Mushafın kenarına İslam harfleriyle yazı caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: İçinde Mushaf bulunan çantayı, dizden aşağıda taşımak caiz mi?
CEVAP
Hayır.
Sual: Çok küçük Mushaflar var. Bunları kolye olarak kullanmak günah mıdır?
CEVAP
Kur'an-ı kerimi okunamayacak kadar küçük harflerle yazmak, böyle küçük Mushafı almak günahtır. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimi okumak, dinlemek, emirlerini öğrenip yapmak için gönderdi. Kur'an-ı kerimi okunamayacak kadar küçük yazmak, ona hakaret etmek olur. Halife Hazret-i Ömer, böyle küçük yazan birisini cezalandırmıştır. (Halebi)
Böyle Mushafları almak, taşımak, hıristiyanların putları gibi altın veya gümüş mahfaza içinde boyna takmak, faydasız ve günahtır.
Sual: Namazda okunan Kur’an mı yoksa dışında okunan mı daha sevaptır?
CEVAP
Namazda okunan daha sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Namazda okunan Kur'an, namaz dışında okunan Kur'andan daha sevaptır.) [Cami'ussagir şerhi]
Sual: Kur'anın ikinci suresine Bekara denmesinin sebebi nedir?
CEVAP
Bekara, sığır, inek manasındadır.
Musa aleyhisselam zamanında Beni İsrail’den bir genç, kendisinden başka mirasçısı bulunmadığı halde, malına tamah ederek zengin amcasını öldürür. Ölüsünü de gizlice başka bir köye bırakır. Ertesi günü Hazret-i Musa’ya gidip, zengin şahsı bu köylülerin öldürdüğünü söylerler. Onlar da kendilerinin öldürmediğini söyleyince, Cenab-ı Hak, bir inek kesip bir parçası ile ölüye vurulursa, ölü dirilip katilin kim olduğunu söyleyeceğini Hazret-i Musa’ya bildirir.
Kavmi, böyle bir şeyin olamayacağını zannederek, Hazret-i Musa’ya, (Sen bizimle alay mı ediyorsun?) derler. O da, bir Peygamberin alay etmeyeceğini söyler ve (Cahillikten Allah’a sığınırım) buyurur.
Hazret-i Musa’ya kesilecek ineğin vasfını sorarlar. O da bildirir. Değeri üç altın etmesine rağmen, istenilen vasıflar bu inekte bulunduğu için, derisi dolu altın verilerek ineği satın alıp keserler.
Kesilen ineğin bir parçasını ölüye vurunca, ölü dirilip, (Beni öldüren yeğenimdir) der ve tekrar ölür. Köylüler katili yakalayıp öldürürler. Böylece iki köy arasındaki çekişme de sona erer. Bu husus, Bekara suresinin 67-73. âyet-i kerimlerinde bildirilmektedir.
Son âyet-i kerimenin devamında mealen (İşte Allah ölüleri böyle diriltir, düşünüp de gerçeği anlamınız için size [kudretini, peygamberine verdiği mucizeleri] gösterir) buyurulmaktadır.
Firavunlar devrindeki Mısır’da, sığır mukaddes bir hayvandı. Şimdi Hindistan’da olduğu gibi ineğe tapılırdı. Allah’tan başka şeylere tapınılmayacağını göstermek ve böyle bâtıl inançları yıkmak gayesiyle bildirilen mucize gösterilmiştir.
Bekara suresinde Hakla bâtıl anlatılmaktadır. Öküzle sürülen saban, toprağı yarıp ikiye ayırdığı gibi, Hakkı, bâtıldan ayırması bakımından da bu sureye Bekara ismi verildiği bildirilmiştir.
Sual: Bizim camiye birisi gizlice gelip, Mushaflardaki Tevbe suresinin son iki âyetini karalıyor. Oraya da bu Kur’andan değil diyor. Bunu kimler yapabilir ki?
CEVAP
Resulüm yani peygamberim diyen Reshat Khalife isimli Mısırlı birisi, 19 sayısının katlarına uymuyor diye, o iki âyeti inkâr ediyor. Bu inkârıyla, ya, (Kur’anı biz indirdik, onu değişmekten biz koruyacağız) mealindeki âyet-i kerimeyi de kabul etmemiş oluyor veya kabul ediyorsa, Allahü teâlânın Kur’an-ı kerimi koruyacağına güvenmemiş oluyor. Bu sapık adama inanan ahmağın birisi onu karalamış olabilir.
Sual: Çok yıpranmış, yırtılmış Mushafı yakmak caiz midir?
CEVAP
Eskimiş, istifade edilmez hâle gelmiş Mushafı, çürüyüp, toprak oluncaya kadar açılmayacağı emin olan yerdeki toprağa gömmek gerekir. Böyle bir yer bulunamazsa, yakıp külünü gömmek veya külünü denize, ırmağa atmak caizdir.
Mushaf arasına çiçek koymak
Sual: Mushaf arasına, çiçek, gazete parçası koymak caiz midir?
CEVAP
Mushaf arasına çiçek koymak caizdir, hürmetsizlik sayılmaz. Gazete parçası koymak hürmetsizlik olur. Latin harfleri, İslam harfleriyle karışmış olur.
Sual: Kur’an yazılı CD’leri, Kur’an öğrenmek için hazırlanan CD’leri veya Mushafları, kâr kazanmak için satmak caiz mi?
CEVAP
Bunları satmak, Kur'an-ı kerim öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyeti ile olursa, caiz ve sevab olur, fakat böyle niyetin alameti, bunları, maliyetine yakın, çok az bir kârla satmaktır. Başka geliri de varsa, Mushafı kârsız satmalıdır. Kâğıt, işçilik ücreti ve masraflarını almak caizdir. (S. Ebediyye)
Sual: Bilimde dinozorlardan ve buzul çağıyla birlikte soylarının tükenmesinden bahsediliyor. Kur'anda böyle bir şeyden bahsediliyor mu?
CEVAP
Kur’an-ı kerim, tarihten, biyolojiden, teknolojiden, tıptan kısmen bahsetse de, o, tarih, coğrafya, tıp veya biyoloji kitabı değildir. Bunlardan detaylı şekilde bahsetmez. Herkesin Âdem aleyhisselamdan geldiğini bildirir, o kadar.
Kıraat ve tilavet
Sual: Kıraat ve tilavet ne demektir?
CEVAP
İkisi de, Kur’an-ı kerim okumak demektir. Genelde kıraat, namaz içinde okumak; tilavet ise namaz dışında okumak anlamında kullanılır.
Sual: Kur'an-ı kerim, Mushaf haline nasıl geldi?
CEVAP
Kur'an-ı kerim, 23 yılda, parça parça nazil oldu. İnen ayetler, çeşitli şeylere yazıldığı gibi, müminler tarafından da hemen ezberleniyordu. Ancak Yemame savaşında, Kur'an-ı kerimin hepsini ezberleyen 70 hâfız şehit olunca, (Kur'an-ı kerimi ezberden bilenler azalıyor) diye telaşlanan Hazret-i Ömer, halife Hazret-i Ebu Bekir'e, Kur'an-ı kerimin toplanıp yazılmasını tavsiye ve rica etti. Hazret-i Ebu Bekir de, Muhammed aleyhisselamın kâtibi olan Zeyd bin Sabit'e Kur'an-ı kerim surelerinin ayrı ayrı kâğıtlara yazılmasını
emretti. Sonra bir heyet, Kureyş lehçesiyle bir Mushaf yazdı. Hazret-i Osman zamanında bu Mushaf'tan, 6 adet daha yazılarak vilayetlere gönderildi. Bu suretle, Resulullahın vefat edeceği yıl, Cebrail aleyhisselamla beraber iki defa okumuş oldukları Kur'an-ı kerim yazıldı. Buna uymayan nüshaları imha edildi. Bugün bütün İslâm ülkelerinde mevcut olan Mushafların tertibi ve şekli Mushaf-ı Osmani'ye tam uygundur. O zamandan beri bir tek harfi değişmemiştir. (Mir'at-ı kâinat)
Sadakallahül-azîm demek
Sual: (Kur’an-ı kerim okuduktan sonra, sadakallahül-azîm demek bid’attir. Çünkü manası, en doğrusunu Allah bilir demektir) deniyor. Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Sadakallah, Allah doğru söyledi demektir.
Sadaka Resulullah, Resulullah doğru söyledi demektir.
Sadakallahül-azîm, (Azîm olan, büyük olan Allah doğru söyledi) demektir.
Kur’an-ı kerim Allahü teâlânın sözü olduğuna göre, Allah doğru söyledi demek, bid’at olmaz. Asırlardır âlimlerimiz böyle söylemişlerdir.